09 Ekim 2020

GÜNLERİN GÖLGELERİ: YOLDA KARŞILAŞTIĞIM İŞARETLER

Sabahleyin Diyanet Radyo'da ‘Günlerin Gölgeleri' başlıklı bir program dinledim .Programın metinlerini Gökhan Özcan yazmış. İbrahim Sadri de okuyordu.

Gökhan Özcan'ın fikirlerini eskiden beri çok beğenirim. Gökhan Özcan'ın daha önceki makalelerindeki bazı cümleler aklımdadır. 20 yıl kadar önce Yeni Şafak Gazetesi'ndeki yazılarından birinde Özcan şöyle diyordu: “İsimlerimiz olmasa, bize yapılan bütün seslenmeler boşa giderdi.”

Bir başka yazısında “Size mutluluğu veremem. Ama mutluluğa ulaştıracak maymuncukları verebilirim” diyordu.

Gökhan Özcan önceki gün dinlediğim yazısında insanın fotoğraf makinesi ile olan macerasını anlatıyordu. Yazar şöyle diyordu: “Önceden komutla verilmiş ‘gülümse' pozlarının ardından çıkan fotoğrafları insanımız beğenmez, “Bu kişi ben değilim” diye fotoğrafçı ile kavga ederdi. Artık millet olarak poz vermeye alıştık. O kadar ki; ‘poz verirken kendimizi kendimizin içine tıka basa doldurmaya çalışıyoruz.' ”

Yazıdaki cümleler bende millet olarak başka hallerimizi de çağrıştırdı. Bizler de bir makama mevkiye geldiğimizde bütün ihtiraslarımızı bu makamın içine tıka basa doldurmaya çalışıyoruz. Çocukluğumuzdan kalan “Ben artık oynamıyorum” kabadayılıklarını, bulüğ çağımızdan kalan travmaların rövanşlarını, gençliğimizden kalan hesaplaşmaları, bir türlü çöpe atamadığımız kötü huyları bu makamın içine sokmaya çalışıyoruz.

Halbuki bize emanet verilen bu makamın içini, çoktan çöpe atılması gereken bu çürümüş huylarla değil, millete hizmet aşkıyla doldurmalıydık.

Şimdi de bizim yaşadığımız günlerden bazı gölgeleri ve yolda karşılaştığımız bazı işaretleri paylaşalım:

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin CHP'li 4 meclis üyesi istifa etmiş. Beyanlarına göre başkan Ekrem İmamoğlu'na ulaşamıyorlarmış. Randevu talep ettikleri halde Başkanla görüşememişler.  "Başkan CHP'den daha çok  İyi Parti'ye çalışıyor" diyorlar.

* * * * *

TRT Avaz'da daha öncede izlemiştik. Bir bayanın   sunuculuğunu yaptığı 'Avrupa'da Türk İzleri' isimli programda bu kez İrlanda anlatılıyordu. İrlandalı bir madenci, Sultan 3. Murad tarafından yazdırılmış Peygamber Efendimizin hayatını anlatan minyatürlerle süslü kitabın 6 cildinden birini temin etmiş.  Bu cilt İrlanda'da bir müzede sergileniyor imiş.  Kitabın 3. cildi  Topkapı Sarayı'nda, 1 cildi New York'ta,  bir cilti ise kayıp durumdaymış.

İrlanda milli Marşının şairi olan ve aynı zamanda Türk dostu olan James Clarance Mangan da ‘Türk Gazeli' isimli çok güzel bir gazel yazmış.

* * * * *

Yine TRT Avaz'da Galata Mevlevihanesi'ni anlatan programda bir dervişin şu dizesi okundu: Gizlesem de  aşikâr etsem de canımsın benim.

İnsan sağına soluna bakıyor ve bir büyük tenhalıkla karşılaşınca “Bu güzel  ve zarif insanlar şimdi nerelerdeler?” diye kendisine ister istemez sormak zorunda kalıyor.

 * * * * *

 Rusya Devlet Müzesi'nde büyük İslam alimi mutasavvıf  Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi sergisi  açılmış. Bu sergide Gümüşhanevi'nin 30 el yazması eseri sergileniyormuş. Bu serginin bir başka önemli özelliği de Gümüşhanevi Hazretlerinin bir fotoğrafının sergide yer alıyor olması.

 * * * * *

 ANAVATAN Partisi Malatya eski milletvekili Bülent Çaparoğlu'nun vefat ettiği haberi geldi. Allah rahmet eylesin. Pek az bilinir. Anavatan Partisi döneminde başörtüsü yasaklarına karşı tek başına mücadele etmiş ve ANAVATAN grubuna başörtüsü ile ilgili kanunu Özal'ın bilgisi dahilinde çıkarttırmıştı.

Bülent Çaparoğlu ile ilgili benim de bazı hatıralarım mevcuttur. Kendisini birkaç defa Üsküdar Belediyesi adına tertip ettiğim rahmetli Özal'ı anma programına davet etmiştim. Yazdığı kitaplarla ilgili mülahazalarda bulunmak üzere beni İstanbul Fatih'teki evine ve İstanbul Çapa'daki ofisine davet etmişti. Atatürk Dönemi CHP Van Milletvekili İbrahim Arvas'ın piyasada bulunmayan hatıralarını hediye etmişti.

Rahmetli Necati amca vefat ettiği zaman Server İletişimin olduğu binada çeşitli kişiler taziyeye gelmişti. Bülent Çaparoglu  ağabey de oradaydı. Orada şöyle bir hatırasını anlatmıştı: "Necati Amca kabrinin yerinin Süleymaniye'de olmasını istediği zaman bunu benden istirham ettiler. Ben de bunun Bakanlar Kurulu kararnamesi için gerekli resmi işlemleri başlattım. Resmi işlemleri yaparken  nereye gitti isem sanki her şey önceden hallolmuş gibi büyük hızla tamamlandı" demişti.

 * * * * *

 Sosyal medyadan Azerbaycan ile ilgili ilginç haberler gelmeye devam ediyor. Bunlardan biri olan Yeni Şafak Gazetesi'nin haberine göre; Dağlık Karabağ'da kurtarılan 22 köyden birinde yeniden okunan ezan vardı. Ezan Çok mahzun bir şekilde okunuyor ve kalpleri heyecanlandırıyordu.

Öte yandan Şii Hizbullah Örgütünün eski genel sekreteri Tufeyli isimli şahıs ilginç bir olay anlatıyor. Bu anlatımda şöyle diyor: 1991'de Ermeniler Karabağ'ı işgal ettiğinde Tahran'daydım. İran devletinin ve İran medyasının Ermenileri desteklediğine hayretle şahit oldum Halbuki İran İslam Devleti'nin Müslüman Azerileri hatta Şia Azerileri destekleyeceğini zannediyordum. Bu durumu dönemin İran Dışişleri bakanına sordum. O da bana şu cevabı verdi: Türkiye ile Türki Cumhuriyetler arasında Ermenistan Devleti var. Biz bu koridoru Ermenistan ile kapatarak Türkiye'nin Türki cumhuriyetlerle ilişki kurmasını engellemiş oluyoruz dedi. Tufeyli, bundan dolayı da İran'ı eleştirdi. İran'ın Türkiye takıntısını gösteren manidar bir şahitlik.

Sosyal medyadan gelen bir  başka habere göre; 1990 yılında Azerbaycan devlet başkanı olan Ebulfez Elçibey diyor ki: Ermeniler Karabağ'a saldırınca Karabağ halkı dağlara ve çöllere sığındı. “Bu insanlara yardım edelim” diyerek Türkiye'den İran'dan yardım istedim. Ama bir yardım eden olmadı. Müteakiben Azerbaycan'ın şimdiki Cumhurbaşkanı Aliyev konuşuyor. O da “Türkiye bize destek verdi. Türkiye bize sahip çıktığı için hem Ermenistan hem de bir başka devlet bize karşı bir şey yapamadı. Biz şimdi topraklarımızı geri almanın peşindeyiz” diyor.

İki  Türkiye arasındaki fark burada açıkça görülüyor.

Azerbaycan'daki aziz dostum Sabuhi Abbasova bu gün bana şu maili göndermiş: Esselamu aleykum Sayin Hüseyni Hocam! Votsap bizdə çalişmiyor. Bu yüzdən Sizə yazamadım. Qarabağda əsgərlərimiz tarix yazır əlhəmdülillah! Düşmənı torpaqlarımızdan qovuruq. Bilirəm ki bütün Türkiyənin qəlbi bizimlə atır! Güc və qüvvət Allaha aiddir! Allahın iznilə zafer bizimlədir! Sizlere kardeş dayanışmasına görə teşekkür edirik! Yaşasın Türkiyə Azərbaycan kardeşliyi!

Sayqılarla və Sevgilerle! Sabuhi Abbasov

Allahu Teala Karabağ'daki kardeşlerimize tez zamanda azatlık ve fütuhat nasip eylesin inşallah.